Öz Disiplin Geliştirmek (2)

Fatih Başar Kutlu
4 min readMay 23, 2021

Her ne kadar konusu kişiden kişiye farklılık gösterse de başarılı olmak her bireyin en nihai noktada istediği en temel şeydir. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi olarak bilinen insan psikolojisi üzerine yapılmış ve kabul görmüş teorisinde de belirtildiği üzere yiyecek, barınma, güvenlik gibi temel ihtiyaçların karşılanmasının ardından kişilerin saygınlık ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçları gelmektedir.

İşte kendimizi gerçekleştirebilmemiz ve hedeflerimize erişerek başarılı olabilmemiz için en temel gereksinim: Öz Disiplin

Kaynak: Disiplin Grubu Disiplin Albümü

Bir önceki yazımızda(henüz okumamış olanlar buradan erişebilir) öz disiplin geliştirebilmek adına Marcus Aurelius temelinde Stoacılığın bize verdiği tavsiyeleri sıralıyorduk, kaldığımız yerden devam edelim.

4) Kendinize gönüllü zorluklar oluşturun.

“Kendimizi küçük şeylerde disipline etmemiz gerekir, ve buradan yola çıkarak daha değerli konularda disiplin geliştirmemiz… Eğer başın ağrıyorsa, bu konuda hayıflanmamaya çalış. Her kulağın ağrıdığında söylenme. Hiçbir zaman şikayet etme demiyorum, yalnızca tüm varlığınla bundan şikayetçi olma.”

Neredeyse her yazımızda sıkça belirterek bir şekilde aklımızda önemli bir yer etmesini de sağladığımız üzere: Yaşamda, bazı şeyler bizim kontrolümüzde; bazı şeyler de bizim kontrolümüzün tamamen dışında gerçekleşmektedir. Elbette, bu kontrolümüz dışında gerçekleşen olaylarda zorluklarla karşılaşacak olmamız da kaçınılmaz bir durum. Hayatta her şey, istediğimiz gibi gerçekleşmez. Ancak böylesi beklenmedik veya istenmedik anlarda hazırlıklı olabilmek ve kendimizi böyle anların olabileceğine adapte edebilmek, düzenli olarak göstereceğimiz isteklilikle mümkün olabilir.

Öz disiplin geliştirmek istediğimizde ve kararlı bir şekilde bu konuda kendimizi geliştirmeye başladığımızda da karşımıza bu şekilde beklenmedik meseleler çıkacaktır. Kararlılıkla üstesinden gelebileceğimiz ya da bizi caydırmasını önleyebileceğimiz bu olaylara aynı zamanda her an hazırlıklı olmamız bizim için önemlidir. Dolayısıyla bu hazırlığı yapabilmek adına kendimizi, teknolojinin ve çağın bize sunduğu kolaylık imkanlarından bazen o kadar da faydalanmamamız gerekebilir. Neden mi bahsediyorum?

Örneğin, evinizde fiber interneti olan birisiniz ve birkaç haftalığına bir yere tatile gitmek üzere bir plan yaptınız. Gittiğinizde fark ettiniz ki, telefonun bile çok güç çektiği ve kablolu internet altyapısının bulunmadığı bir bölgedesiniz. Bu durumda, gündelik yaşantınız içerisinde itnernet gereksinimi olan ne kadar alışkanlığınız varsa, o kadar zorlanacaksınızdır, şayet kendinizi bu fiber internet imkanına sahipken bile birkaç günlüğüne internetsiz yaşamayı deneyerek olası bir duruma hazırlıklı hale getirmediyseniz…

Ya da daha basit bir örnekten yola çıkmak gerekirse, bir haftasonu birden kombiniz bozulabilir, hatta bunu fark etmeyebilirsiniz de. Bu durumda duşa girdiğinizde, önce kazanda birikmiş olan ılık su sizi suyun hala ısındığı yanılgısına düşürürken sonradan soğuk suyla duş almanız gerekebilir. Oysaki kendinizi arada bir soğuk suyla duş almaya alıştırmış olsanız, bu size çok da zor gelmeyecekti…

Stoacılık, yaşam içerisinde başımıza gelebilecek en kötü şartlara dahi soğukkanlılık içerisinde ve rasyonel bir şekilde yaklaşabilmemiz için, günlük rutinimiz içerisinde bizlere kolaylık sağlayacak bazı hususlardan ufak ufak fedakarlıklar yapmamızı önerir. Böylece bu fedakarlıkları zorunlu olarak yapmamzı gereken bir gün gelirse, bunu yapmak bize tahmin ettiğimizden daha kolay bir hale gelebilsin diye.

5) Stoacı kontrol algısını iyice anla.

“Zihnin üzerinde gücün var -zihnin dışındaki olaylar üzerinde değil. Bunu anlarsan güç bulacaksın.”

Öz disiplin geliştirmemizin önündeki en büyük engellerden biri de sık sık strese kapılmamız ve ufak meselelerden dahi büyük ölçüde etkilenmemizdir. Bir iş üzerinde çalışırken aklımıza tamamen ilgisiz başka bir konu gelebilir ve bu konudan ötürü canımızın sıkılması elimizdeki işe yeteri kadar önem gösteremeyerek elde edeceğimiz verimi düşürebilir. Üstelik, sadece ilgisiz konular da değil, bu işle ilgili gelecekte karşımıza çıkabilecek potansiyel sorunlar dahi bu etkiyi yaratabilir. Peki bu konuda ne yapmalıyız?

Bu maddede de, bir öncekinde değindiğimiz önemli bir husus üzerinden düşünemiz gerekiyor. Yukarıda söylediğimiz ( ve her yazımızda belirttiğimiz) gibi, yaşam kontrolümüz dışında gerçekleşen ve gerçekleşecek olaylarla doludur. İşte bu olaylara karşı Epiktetos’un bizlere sunduğu “kontrol şemasını” ya da benim tabirimle Stoacı Kontrol Algısını göz önünde bulundurarak değerlendirmede bulunmamız gerekir. Kendimize şu soruyu soralım:

  • Beni kaygılandıran bu durum, kontrol edebileceğim bir durum mu?

Eğer yanıtınız evetse, öyleyse en uygun şekilde durum üzerinde kontrolünüzü sağlayarak çözüme kavuşturabileceğinizi düşünebilirsiniz. Dolayısıyla, kaygılanmanıza lüzum kalmaz. Eğer yanıtınız hayır ise, zaten kaygılanmanız en baştan anlamsız hale gelir. Çünkü en nihayetinde sizin kontrolünde olmayan bir konu üzerine kaygılanmanız demek, halihazırda kontrolünüzde olan konulara kendinizi verememeniz ve dolayısıyla verimsizleşmeniz anlamına gelir. Öyleyse, yine kaygılanmanız için bir lüzum yoktur.

Bu sorgulamayı gerçekleştirerek, odağımızı arttırabilir ve kontrolümüz dahilinde veya dışında meselelerin başarmak istediğimiz hedefin önüne geçmesine engel olabiliriz. Hatta, daha doğru tabirle ifade etmemiz gerekirse, kendi kendimizin başarmak istediğimiz hedefin önüne geçmesine engel olabiliriz. Çünkü, bir noktada öz disiplinimize ket vurabilecek yegane şey yine bizim zihnimizdir.

6) Mağdur rolüne bürünme!

“‘Ne talihsizim ki bu benim başıma geldi.’ Hayır, talihsiz değilsin, ‘Bu benim başıma geldiği için talihliyim, zira bana hiçbir zarar veremedi ve şu andaki, ya da gelecekteki yaşamım için de korkmuyorum.’ demeli. Çünkü herkesin başına talihsizlik geelebilir ama herkes talihsizliği zarar görmeden atlatamaz. Öyleyse neden talihsizlik değil, talih olmasın?”

Kendinize hiç şunları dediğinizi anımsıyor musunuz;

  • “Böyle olması kaçınılmazdı.”
  • “Bu yaptığımdan başka ne işe yarayabilir bilmiyorum.”
  • “Ailem bana hiç iyi örnek olmadı.”
  • “Bilinçli bir ailem olsa ben de daha zeki olabilirdim.”

“Neden bütün bunlar benim başıma geliyor” mantığı, güçlü bir zihinsel yapı geliştirmenizin önündeki en büyük engellerden biridir. Başarılı bir şekilde hedeflerinize doğru ilerleyebilmeniz için, öncelikle kendinizi iyice tanıyabilmeniz ve kontrolünüzde olan şeyleri, onların sınırlarını iyice bilerek bunlara hakim olmanız gerekmektedir. Bunu yapabilmeniz içinse güçlü bir zihinsel yapı geliştirmeniz gerekir.

Tıpkı yaşam süresince kontrolümüzde olmayacak şeyler gibi, ailemiz, doğduğumuz ülke, etnisitemiz ve benzeri konular da kontrolümüz dışındadır. Ancak bunların hiçbiri, nihai noktada kendinizi görmek istediğiniz noktaya erişebilmek adına sizin için aşılamaz bir engel değildir.

Güçlü bir zihinsel yapıya sahip olan kişiler, kendi hataları olmadığı durumlarda dahi güçlü bir duruş sergileyerek sorunun üstesinden gelebilme kudretine sahip kişilerdir. Sorun sizden kaynaklanmıyor olabilir ama yine de hedefinize ulaşabilmek adına önünüze bir engel olarak çıkıyorsa onu aşmanız gerekecektir. Tıpkı önceki maddelerde değindiğimiz kararlılık, kendine inanç gibi duruşların da destekleyeceği üzere kendinizi mağdur rolünde görmemeniz gerekir. Aksine şanslısınız çünkü bu engel sizi daha güçlü biri yapabilmek için sizin karşınıza çıktı.

Bu yazımızı da, üç madde ile burada noktalayarak öz disiplin geliştirebilmek adına Stoacı rehberimize bir parça daha eklemiş olduk.

Okuduğunuz için teşekkürler!

--

--

Fatih Başar Kutlu

I'm %99. [MSc in IR, UniMi] | — |PS: I’m using my friends Paypal Account for tips. Thanks for you attention and support! ^^ | — |